Fransız hukukunda hasar, Medeni Kanun'un 1240. maddesine göre düzenlenir: "başkasına zarar veren her türlü insan eylemi, kusuru olan kişiyi zararı onarmakla yükümlü kılar".

Dolayısıyla, onarılabilir kayıplarda çeşitlilik söz konusudur. Öncelikle, zararın onarılabilir olması için kesin, doğrudan ve kişisel olması gerekir. Onarılabilir zarar, mağdura ait bir menfaatin zarar görmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.


Erika davasıyla birlikte hukuk bu konuda bir evrim geçirdiğini kabul etmiştir. Fransız Devleti, çeşitli yerel makamlar ve dernekler tarafından maddi (ve manevi) zararın tazmin edilmesi amacıyla Paris Ceza Mahkemesi nezdinde ceza davaları açılmıştır. Karar, medyada yer alması ve söz konusu meblağların büyüklüğü nedeniyle, çevreye verilen zararın bir yaptırımı olarak ekolojik zarar kavramını ön plana çıkardı.

Çevresel zarar durumunda, zarar gören taraflar maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesinin yanı sıra çevresel zararlarının tazmin edilmesi için hukuk davası açabileceklerdir.

14 Ekim 2021 tarihinde bu önyargı tekrar uygulanmıştır. Nitekim Fransız Devleti'nin Paris İdare Mahkemesi tarafından, özellikle sera gazı emisyonları konusunda, 2022 yılına kadar yerine getirmediği iklim taahhütlerini yerine getirmeye mahkum edilmesi, 4 STK'nın "yüzyılın meselesi" bayrağı altında birleşmesine neden oldu.

Bunun üzerine STK'lar (Notre Affaire à Tous, Greenpeace, Oxfam, Fondation Nicolas Hulot) zararın onarılması için Mahkemeden bu tedbir kararını talep etmişlerdir. Mahkeme lehlerine karar vererek bu aşımın "en geç 31 Aralık 2022 tarihine kadar" telafi edilmesine hükmetmiştir.

Hükümet, "yükümlülüklerinin ve iklim çabalarını her zaman hızlandırma ihtiyacının" tamamen farkında olarak kararı not ettiğini söylese de, Devlet şimdilik beklenen tazminatları üstlenmiş görünmüyor.

O tarihten bu yana emisyonların azaltılması için önlemler alınmış olsa da, son tarih büyük ölçüde çok yakin, 14 Ekim 2021'de istedigildi gibi gerçek bir çözüm bekleniyor olsa da, hükümetin henüz bir çözüm düşünmediği anlaşılıyor.